Anoreksiya nervoza
Anoreksiya nervoza nedir? Belirti ve tedavileri nelerdir?
Ergenlik dönemindeki gençlerde görülen yeme bozuklukları ebeveynlerin korkulu rüyasıdır. Beden algısında bozuklukların fiziksel belirtileri ön planda olsa da aslında yeme bozuklukları psikolojik bir problemdir. Özelliklerde genç kızlarda görülen anoreksiya nervoza hastalığının erkeklerde görülme oranı çok düşüktür. Yapılan çalışmalarda her bin genç kızdan birinde görülen hastalıkta kişi kilo alma kaygısından dolayı yemek yemeyi reddeder ve ciddi sağlık problemleri hatta ölümle karşı karşıya kalabilir.
İçindekiler
Anoreksiya nervoza nedir?
Anoreksiya nervoza belirtileri?
Anoreksiya nervoza nedenleri?
Anoreksiya nervoza tanısı
Anoreksiya nervoza tedavi yöntemleri
Anoreksiya nervoza nedir?
Anormal vücut ağırlığı ile tanımlanan ve hayati tehlikeye sahip bir yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza, psikolojik bir hastalıktır. İnce kalmak konusunda aşırı takıntıya sahip olan kişilerde görülen hastalığa sahip olan kişiler normal kilolarının çok altındadır. Genellikle 12-20 yaş arası gen kızlarda yaygın olarak görülen anoreksiya hastaları çok az uyur, buna rağmen oldukça aktiftir. Yemek yemeyi reddederler. Çok nadir olsa da erişkinlik döneminde de rastlanabilen anoreksiya nervoza da kişi çok şişman olduğunu düşünerek çok düşük kalorili diyetler uygulamaya başlar. Önceleri iştah kontrol altına alınabilirken ilerleyen süreçte iştah tamamen kaybolur ve vücut hastalık derecesinde zayıflar.
Anoreksiya nervoza belirtileri?
Anoreksiya nervoza hastaları kilo kaybetme amacıyla kendine özel yeme davranışları geliştirir. Hastalığın tespit edilmesi fiziksel belirtiler ortaya çıktığında anlaşılır. Kilo almaktan aşırı korkarlar ve zayıf olmalarına rağmen çok sınırlı bir diyet yapar. Özellikle karbonhidratlı besinleri tamamen diyetinden çıkarır. Yemek yememek için yemek zamanında saklanma, yemekten kalkmak için mazeretler bulma, sürekli yiyecekleri düşünme, yemek tarifleri toplama, başkaları için yemek hazırla, başkalarının yanında yemek yemeyi reddetme gibi garip ve gizli yemek ritüellerine sahiptir. Herhangi bir hastalık belirtisi olmamasına rağmen ciddi oranda kilo kaybı, sürekli tartılmak, bol kıyafetler giyerek zayıflığını saklama, asla yeterince ince olduğuna inanmamak ve kilosu hakkında sürekli endişeye sahip olmak anoreksiya nervozanın belirtileri arasındadır. Yemekten sonra yediklerini kusmak, diyet hapları, diüretik ya da müshil kullanarak yediklerini atmaya çalışırlar. Kendilerini cezalandırma amacıyla ağır egzersizler yapma, tuvalette uzun zaman kalmak da anoreksiyalı hastalarda görülen davranış bozukluklarıdır.
Anoreksiya nervoza nedenleri?
Anoreksiya nervozanın kendine özgü bir nedeni yoktur. Ergenlik döneminde görülen bir hastalık olan anoreksiyanın gençlerin ergenlik değişimlerine uyum sağlamada karşılaştığı gülüklerden dolayı ortaya çıktığı söylenebilir. Çevresel, psikolojik ve biyolojik faktörlerin bir araya gelmesi sonucu ilerleyen hastalık tedavi edilmediğinde hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilir.
BİYOLOJİK NEDENLER
Anoreksiya nervoza hastaları genellikle duyarlı, azimli ve mükemmeliyetçi kişiliğe sahiptir. Genetik yatkınlığı olduğuna dair kesinleşmiş çalışmalar olmamasına rağmen ailesinde anoreksiya hikâyesi olanlarda hastalığın görülme riski yüksek olabilir.
PSİKOLOJİK NEDENLER
Bebeklik ve çocukluk dönemindeki yanlış beslenme davranışları ilerleyen dönemlerde anoreksiya gelişimi için risk yaratabilir. Utangaç, depresif, boyun eğen, obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip gençlerde hastalık daha sık görülür. Ebeveynleri ile arasında sevgi bağı düşük olanlarda ve geçmişte cinsel istismara uğramış kadınlarda anoreksiya nervoza görülme riski yüksektir.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Moda dünyasında zayıf vücudun popüler olması özelikle ergenlik dönemindeki gençleri olumsuz etkiler. Zayıf bir bedene sahip olmak amacıyla gençler diyet yapmaya başlar ve ince görünmek konusunda takıntılı bir ruh haline bürünür. Dansçılar, balerinler, mankenler, jokeyler iş yaşamlarındaki rekabetten ve beklentilerden dolayı sürekli kilolarını korumak zorundadır. Bu meslek grubundakilerde yeme bozuklukları görülme riski yüksektir.
Anoreksiya nervoza tanısı
Ciddi oranda vücut ağırlığı kaybedilmesine yol açan anoreksiya nervozanın tanısında ağırlık kaybına neden olan başka bir hastalın varlığına dikkat etmek gerekir. Kilo kaybına ek olarak hastalarda miza dalgalanmaları, cinsel istek kaybı, düşük benlik saygısı, içe dönüklük, obsesyon, sosyal fobi ve depresyon gibi psikiyatrik belirtiler de gözlenir. Soğuğa karşı hassasiyet, tansiyon düşüklüğü, kabızlık, mide boşalmasında yavaşlama, nabız düşüklüğü anoreksiya nervozanın teşhisine yardımcı bulgulardır. Kusma ve idrar söktürücü ila kullanımına bağlı olarak gelişen potasyum düşüklüğü, kalpte ritim bozukluklarına yol açar. Ayrıca kanda lökositlerde azalma ve kansızlığa rastlanabilir. Kilo kaybına bağlı olarak adet düzensizlikleri ve hatta adetten kesilme gibi klinik bulgulara ek olarak kemik yoğunluğunda azalma ve düşük östrojen seviyesi nedeniyle gelişen kemik erimesi gözlenebilir. Tıkanırcasına yemek yiyerek kusma eylemini gerekleştirmeye yönelik davranışlar mide genişlemesine ve mide yırtılmasına neden olabilir. Hastanın klinik ve psikolojik bulguları değerlendirilerek anoreksiya nervoza tanısı konabilir.
Anoreksiya nervoza tedavi yöntemleri
Anoreksiya nervozanın tedavisi uzman bir psikiyatrist, diyetisyen, psikolog, ortopedi, endokrinoloji, fizyoterapist, hemşire gibi sağlık personelinin katkısıyla oluşturulan ekip çalışması gerektirir. Hastanın ve ailesinin tedaviye katılımı tedavinin başarısı açısından oldukça önemlidir. Hastanın uygun bir beden ağırlığa gelmesinin fiziken ve ruhen etkileri açıkça anlatılabilmelidir. Hastanın ikna edilmesi ve hastalığının etkilerini fark etmesi sağlanmalıdır. Hasta olması gereken vücut ağırlığının %30’unu kaybetmişse genellikle tedavi için hastaneye yatırılır ve kilo alımı kontrol altında tutulur. Bireyin kimlik duygusunu ve öz saygısını geri kazanmasını sağlamak amacıyla psikoterapi seansları ailesi ile birlikte düzenlenebilir. Hasta istenilen ağırlığa geldiğinde hastaneden taburcu edilebilir ancak hastalığın nüksedebilme oranının yüksek olması nedeniyle sürekli kontrol altında tutulması önemlidir.